18 Ağustos 2010 Çarşamba

Geçmiş zaman olur ki..


Edirnede yasadım ogrencılık donemımde 3 kız kucuk bır evde iftar sofraları kurardık oruç tutan tutmayan davet edilen edilmeyen arkadaşlar gelir geçerdi soframızdan biz hepsinin anneleri gibiydik çünkü yedirir içirir yollardık evlerine:)
Şimdi o sofraları o anıları hep birlikte beklediğimiz ezan seslerini nekadar özlediğimi farkediyorum yıllar geçsede bazen dalıp gittiğimde hala o anların sıcaklığını hissediyorum.
Anılar okadar çokki her birine dalıp gittinmi saatler geçiyor bugün serviste gelirken uykuyla uyanıklık arası birini düşündüm..
Birgün sanki çok biliyormuş gibi akşama kurufasulye yapıcam iftara gelin diye çağırdım ahaliyi bir kaç saat kala koydum salçayı soganı bir güzel kavurdum üstünede kurufasulyeyı gidip gelip bakıyorum su bitiyor ekliyorum yok fasulyeler bildiğin taş iftara 5 kala herkes acıkmış pilav hazır salata hazır herkes fasulyeyi bekliyor bende ki hava söndü fors yerle bir çorbalar içildi salatalar yendi ama fasulye hala aynı durumda yiğitliğede bok sürdürmek olmaz ya annemide arayamıyorum rezil olucam diye artık herkes ne varsa yedi kalktı masadan benle dalga geçenlerş söylenen lafları hiçe sayıyorum fasulyey camur atıyorum fasulyesı guzel degılmıs dıye ama nafıle artık fasulyeden umudu kestım evdekiler dagıldı gıttı gizlice annemi aradım annem önce kahkayı bastı sonra keyifli keyifli onceden suya koyulması gerektıgını arkasındanda gerekırse bır su haslanması gerektıgını soyledı sesım bogazıma tıkandı pekı dedım o hafta fasulyemın konu olacagı sohbetlerı dusunup gıdıp karnımı doyurdum:))

2 yorum:

  1. :))) benim de öğrencilik yıllarında , nohutla bir benzer imtihanım olmuştu. 5 litre su bitmiş ama o nohut hala pişmemişti...

    YanıtlaSil
  2. Ogrenci ogrenci nohut fasulye neyimize kuruekmek peynir varken;) boyumuzdan buyuk islere kalkismisiz

    YanıtlaSil